GİRİŞ
Hadislerin sayısı, tarihi süreç içerisinde artarak devam etmiş ve hicrî III. asırda en üst noktaya ulaşmıştır. Birkaç şahâbîyi istisna edersek râvi şahâbîlerin rivayet ettikleri hadis sayısı çoğu kez iki ve üç haneli rakamlarla ifade edilmektedir. Bugün ulaşılabilen en eski hadis sahifelerine ve cüzlerine bakıldığında ancak birkaç yüz ya da en fazla bin hadis ıhtıva ettiği görülmektedir. Nitekim Ebû Hüreyre’nin (o. 58/677) talebesi olan Hemmâm b. Münebbih’in (o. 101/719) sahifesinde sadece 138 hadis bulunması bu açıdan önemlidir.
Diğer taraftan Hz. Peygamber’in, hadisleri yazması için özel izin verdiği bilinen ve Ebû Hüreyre’nin kendisinden daha çok hadis bildiğini belirttiği Abdullah b. Amr’ın (o. 65/684) eş-Sâdika adındaki sahifesinde bin kadar hadisi bir araya getirdiği nakledilmektedir. Daha sonraki hadis sayıları ya da hadis râvilerinin rivayet ettikleri hadis miktarları göz önünde bulundurulduğunda, sözü edilen her iki sahifedeki hadis sayısının, çok az olduğu görülmektedir. Nitekim şahâbe döneminin hemen ardından hadislerin tedvin edilmesinde çok önemli görevler üstlenmiş olan İbn Sihâb ez-Zuhrî’nin (o. 124/741), Hz. Peygamber’in hadislerinin yarısını elde ettiğini ve kendisinin iki bin hadis bildiğini ifade etmiş olması, II. (VII.) asrın başlarındaki hadis miktarını göstermesi bakımından önemlidir.
II. (VII.) asrın ortalarından itibaren hadis sayısının ilk döneme oranla hızla arttığı, III. (VIII.) asır ve sonrasında ise yüz binlere hatta milyonlara ulaştığı görülmektedir. Nitekim Ahmed b. Hanbel’in (o. 241/855) bir kimsenin hadis âlimi sayılabilmesi için, en az 300 bin hadisi hıfzetmiş olmasını gerekli gördüğü haber verilmektedir. Ayrıca kendisinin şahîh ve zayıf olarak bir milyon iki yüz bin hadis ezbere bildiği ve Müsned’ini 750 bin hadisten seçerek telif ettiği belirtilmektedir. Yine İbn Hanbel’in, Ebû Zur’a’yı (o. 264/877) göstererek onun 700 bin hadis ezbere bildiğini söylediği de nakledilmektedir.
Diğer taraftan Buhârî’nin (o. 256/869), Şahîh’ini 600 bin hadis arasından seçtiği, 100 bin şahîh, 200 bin gayr-i şahîh olmak üzere toplam 300 bin hadis ezbere bildiği ifade edilirken, İmam Müslim’in (o. 261/874), Şahîh’ini 300 bin hadis arasından derlediği haber verilmektedir. Ayrıca Ebû Dâvûd’un (o. 275/888) 4.800 hadis ıhtıva eden Sünen’ini, yazdığı 500 bin hadisten telif ettiği belirtilmektedir. Buna ilave olarak Yahya b. Maîn’in (o. 233/847) kendi eliyle bir milyon hadis yazdığı, Ahmed İbnu’l-Furat’ın ise (o. 258/871) bin yedi yüz şeyhten bir milyon beş yüz bin hadis aldığı bildirilmektedir.
Muhaddişlerin hâfizalarında ve ellerindeki yazılı vesikalarda bulunduğu belirtilen yüzbinlerce hadis, tarihi süreç içerisinde hadislerin sayısının ulaştığı boyutu gözler önüne sermektedir. Ancak hadis sayısındaki bu artış ve muhaddişlere nisbet edilen yüksek rakamlar, yanlış anlamalara sebep olmaktadır. Halbuki bu rakamlar tarıklerin ve tabakaların artması, hadis kitaplarında bir takım fayda ve zaruretlerden dolayı hadislerin tekrar edilmesi gibi sebeplerin yanısıra, tamamen izâfîlik arzeden hadis sayımındaki farklı metotlardan da kaynaklanmaktadır.
Hadislerin tanımı ve sayımında farklı ölçülerin kullanılmış olması, sonuçta hadislerin sayısını da etkilemiştir. Bu bakımdan hadislerin sayısı ile alâkalı verileri, ilk önce hadis sayımı noktasından ele alma gereği vardır. Hadislerin sayımı konusuna geçmeden önce hadisin tanımı ve kapsamı üzerinde durmamız yerinde olacaktır.